"Tanzimat’tan
Günümüze Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme Çabaları ve Geçmişten Alınmayan Dersler"
Makalesi Yorumum
Öğretmen yetiştirme konusunda geçmişten
günümüze yapılan uygulamaların olumlu ve olumsuz yönlerinin anlatıldığı "Tanzimat’tan Günümüze Türkiye’de Öğretmen
Yetiştirme Çabaları ve Geçmişten Alınmayan Dersler " makalesini
okuduktan sonra günümüzde öğretmen olmaya aday biri olarak keşke geçmişte
yaşasaymışım dedim. Şuanda kime sorarsak soralım günümüz eğitiminin altmış yıl öncesinin
eğitiminden daha "çağdaş" olduğunu söyleyecektir.Açıkçası bende bu
makaleyi okumasaydım bu konudaki görüşüm aynı olurdu. Bugünlerde öğretmen
yetiştirme adına bir çaba olduğunu düşünmüyorum. İşin doğrusu hiç kimse
öğretmenlik için bir çaba gerektiğini de düşünmüyor olmalı ki buna öğretmenler
dahil "Hiçbir şey olamıyorsan en azından öğretmen ol!"
diyebiliyorlar. Makalede birçok örnekte öğretmenlik mesleğinin saygınlığına
yapılan zararlar dile getirilmiştir bunların içinde bana göre en acısı da 45 günlük bir eğitimin ardından
öğretmen olunabilmesi...Aynı uygulamalar neden doktorluk üzerinde denenmemiş?
"Çünkü doktorluk çok ciddi bir meslektir ve tek hatada bir insanı
öldürebilirsiniz" cevaplarını duyar gibiyim. Peki bir insanı mı öldürmek
daha vahim bir iştir yoksa bir nesli mi? Bizler şuan yanlış bilgilerle
donatılmış bir neslin devamıyız...Hiç
kimseyi yargılamak niyetinde değilim,
ben sadece kendi hayatımdan yola çıkarak kuruyorum cümlelerimi.Sanırım bu
konuyu birebir kendi yaşadıklarımla somutlaştırsam daha iyi olacak. Ben tüm
eğitim hayatım boyunca hep başarılı bir öğrenciydim öğretmenlerim tarafından
sevildim,derslerimde başarılı oldum. Ama şuan içten içe kızıyorum birçoğuna çünkü
beni hayat konusunda bilgilendirmediler özellikle de o zamanlar hiç yüzünü
görmediğimiz sadece adı olan ama kendisi ve yaptığı iş konusunda hiçbir fikrimizin
olmadığı rehber hocamız..Kendisinin branşı rehberlik fakat hiç yol
göstericiliğini görmedik. Eminim birçok arkadaşım da aynı dertten
muzdariptir. İşte bu bize gösterilen (gösterilmeyen) rehberliğin bir sonucu..Ben
bilgisayar mühendisliği okudum ama neden okuduğumu bilmiyorum o dönem dershane
hocalarımın puanımın yüksek olduğunu ve öğretmenlikle çarçur etmemem
gerektiğini söylediklerini hatırlıyorum sadece ,zaten dershanede kimse
öğretmen olmak istemezdi.Öğretmenlik isteyen bir kişi diğerlerinin küçümseyici bakışlarını üstüne
çekmeyi göze almış kişi demekti. Bu nasıl bir akıl tutulmasıysa artık bunları
zihinlerimize yerleştiren kişilerin kendisi de öğretmendi. Öğretmenlik
mesleği herhalde en çok iyi
yetiştirilmeyen öğretmenlerden ya da sevmeden öğretmenlik yapanlardan zarar
gördü. O öğretmenler de yine yanlış yetiştirilen öğretmenlerin yetiştirdiği öğretmenler...Bu
mesele şu an işte bu kadar karışık durumda ve bu kısır döngüden acilen çıkmamız
gerekiyor...
Türkiye'de öğretmen yetiştirme konusu
çok önem arz ediyor .Fakat en az onun kadar önemli olan bir konu var, o da kişinin
kendisini çok iyi tanıması, öğretmen olabilecek bir yapıya sahip olup
olmadığını bilerek üniversiteye gitmesidir.Bunun sonucunda tâbi olduğu sınav da
buna yönelik olmalı tıpkı geçmişte yapıldığı gibi..Maalesef ülkemizde girilen
sınav ile okunacak bölüm arasında hiçbir alaka bulunmamaktadır. Mühendislik
okumak istiyorsan biyoloji testinde de başarılı olmak zorundasın, doktor olmak
istiyorsan fizik testini de iyi yapmalısın vb. Sırf bu sıkıntılar yüzünden
birçok kişi sevdiği, istediği bölümde değil de puanının yettiği bölümde okumak
zorunda kalıyor.Haliyle öğretmenlik mesleğini de puanı tuttuğu için okuyan öğretmenlik becerisinden yoksun binlerce
öğretmen çıkıyor karşımıza...Benim anlamadığım ise bizim düşündüğümüz sorunları
bu sistemi bize uygulayanlar düşünemiyor mu? Düşündükçe insan işin içinden
çıkamıyor gerçekten, Allah sonumuzu hayırlı eylesin demekten başka söz kalmıyor
geriye...
Son olarak hepimizin şunu çok iyi
anlaması gerekiyor öğretmenlik çok ciddi bir meslektir .Yapılan yanlışlar
acilen düzeltilmeli, geçmişten alınacak güzel örnekler günümüzle harmanlanmalı
ve öğretmenlik kimsenin mağdur edilmediği kimsenin istemeden okumadığı sadece
bu mesleği hakkıyla, severek yapabilecek olanların seçilerek yetiştirildiği bir
meslek olmalıdır. Aksi halde öğretmenlik hata kabul etmez bir meslek olduğundan
yapılan yanlışların ya bize ya çocuklarımıza ya torunlarımıza ayak bağı olacağı
gerçeği kaçınılmazdır.
0 Yorumlar