Genç Werther’in Acıları

 
genç werther'in acıları,goethe
Bu yazımda  en son okuduğum roman olan Genç Werther’in acıları kitabından aklımda kalan etkileyici ayrıntıları paylaşmak istiyorum.
    Öncelikle bu roman eskiden beri okumak istediğim fakat bir türlü denk gelmeyen kitaplardan biriydi.Aslında kitaptan ziyade Goethe’nin üslubunu merak ediyordum.Daha önce yazarın kitaplarını hiç okumamış olduğum için de ayrıca heyecanlıydım.
     Kitabı oldukça güzel buldum diyebilirim. İlginçtir ki kitabı okumadan önce Werther'i hep kadın olarak düşünmüştüm meğer erkekmiş ve buna gerçekten şaşırmıştım.(Ortada acı çeken biri varsa kesin kadındır mantığımdan olsa gerek😂)
     Roman Werther'in büyük aşkı Charlotte'u  yazdığı günlük sayfalarından oluşuyor. Bir erkeğin aşkını anlatışı biz kadınlarda çok güzel bir his bırakır.(En azından ben de öyle) İşte sık sık o hissi yaşadım tabii beraberinde bir parça hüzün de vardı aşkın karşılıksız olmasının etkisi.Werther'in kurgusal olduğu belli olan arkadaşı Wilhelm’e yazdığı mektuplar aracılığıyla tanıyoruz kendisini ve karşılıksız aşkı Charlotte’u .Böyle anlatınca sanki sıradan bir aşk hikayesiymiş gibi anlaşılıyor fakat olay hiç öyle değil sıkıcı olmaktan çok uzak hatta bitmesini istemediğim kitaplardan biriydi.Werther’in naif ruhundan çıkan cümleler , adanmışlığı, duygusallığı, duygularını açıklayış tarzı, derin mevzulardaki gözlemleri insanı öyle etkisi altına alıyor ki böyle güzel yürekli bir insan olabilir mi? diye düşündürüyor.Bu denli hassas ve saf olmak dünyanın acımasızlığına insanların kurnazlığı ve hırsına karşı durabilmeyi ne kadar da zorlaştırıyordur.Dünyanın saf benlikler için bir cehennem olduğu gerçeğini bu romanda bir kez daha gördüm.Şimdi bu romanı okuyunca Werther'in haline içim burkuluyor, üzülüyorum (Daha doğrusu bu duyguları yaşadığını düşündüğüm yazara)
fakat şöyle bir düşününce bütün güzel anlatımlar, romanlar, şarkılar, besteler, resimler sanatsal değeri olan birçok eser de aslında kişilerin sahip oldukları o melankolinin bir dışavurumu...Olaya bu şekilde bakınca da o ruh hali olmasa eser de olmayacaktı diyorum ve yazara yazdıran, ressama çizdiren o melankoliyi de seviyorum...
     Ben romanları okuduktan sonra onlar hakkında küçük bir araştırma yapmaktan da hoşlanıyorum daha iyi özümseyebilmek adına bu romanı araştırdığımda da yayınlandığı dönemdeki gençleri çok etkilediği pek çok intihara yol açtığını okudum.Bir de Werther'in giyim tarzını benimseyerek moda haline getirenler olmuş bu da çok enteresan.
     Romanı ne okusam diye düşünen arkadaşlara tavsiye ederim, beğeneceklerini düşünüyorum.Kitapta benim en çok hoşuma giden bir iki bölümle yazımı bitirmek istiyorum.
Yeryüzünde ve gökte sayısız yaratıklar var. Hepsi de binbir şekillere bürünmüş. İnsanlar da evlerine çekilmiş, yuvasına yerleşmiş, akıllarınca bu sonsuz aleme hükmediyorlar. Kendi küçük olduğu için herşeyi pek az farkeden zavallı budala ! Aşılmaz dağlarda, ayak basılmamış çöllerin üzerinde, bilinmeyen okyanusun öbür ucuna kadar her yerde yaratıcının ruhu dolaşıyor, onu duyan ve yafıayan her toz zerresinden bile hoşnut oluyor. Bir zananlar sonsuzluğun köpüren bardağından yaşamının coşkun sevincini içmek, herşeyi kendinde ve kendi kudretiyle meydana getiren varlığın yüceliğinden bir damlasının sinemdeki zayıf kuvvetin içine döküldüğilnü bir an için duymak üzere, üstümden uçan turnanın kanatlarına binip o uçsuz bucaksız denizin öbür kıyısına gitmeyi ne kadar isterdim. 


Çok mesudum, dostum. Sakin benliğime öyle gömülmüşüm ki, sanatım bundan zarar görüyor. Şimdi resim yapamam, bir çizgi bile çizemem. Ama, hayatımda şimdiki kadar büyük bir ressam hiç olmadım. İçinde bulunduğum vadiyi sisler basar, tepedeki güneş ormanımın yol vermez karanlığını aydınlatamayıp ancak birkaç ışın bu derin mabede girerken, şırıldayan derenin kenarında yüksek çimenlerin içine otururum. Toprağa böylece daha çok yaklaşınca o binbir çeşit otlar bana acaip görünür. Otlar arasındaki küçük alemin kaynaşmasını, küçük kurtların ve böceklerin bilinmiyen sayısız şekillerini daha yakından içimde duyarken, bizi kendine uydurarak yaratmış olan büyük varlığa, sonsuz sevinçler içinde bizi yaşatıp devam ettiren sevgi kaynağının soluğuna yaklaşırım. 

İnsanoğlu dış görünüş ve protokolden başka bir şey düşünmeyen, yıllarca zihinsel ve fiziksel kuvvetini kendini geliştirmek için harcayıp, masada daha yüksek bir mevkiye oturabilmek için çırpınan bir varlık.Böyle lüzumsuz şeylerle uğraşmalarının nedeni , başka bir işlerinin olmaması değil.Tam tersine, bunlarla uğraşmaları, önemli işleri görmezden gelmelerine neden oluyor.

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Sitenizi böylelikle yeni fark etmiş oldum. Umarım yazmaya paylaşmaya devam edersiniz. Takipteyim, hayırlı günler dilerim :)... Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için :)

      Sil
  2. facebookta gezerken denk geldim sitenize. bu kitabı bende çok severim. bilmediğim bir detay gözüme çarptı gençlerin giyimleri taklit ettiğini bilmiyordum .. teşekkürler. artık aboneniz de oldum

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim Ahu Hanım :)

    YanıtlaSil