Merhaba...😊💫💥
Çok uzun zaman oldu yeni bir yazı yazmayalı...Blogger'ı ve kendimi yazarken görmeyi epey özlemişim. Öyle ki son yazımın tarihine bakıyorum baya başka devirde kalmışçasına uzak, korona yokmuş o zaman😶 Bir yılda neler değişebilir ki?Sanırım bu soruya şu ana kadar hiçbirimiz böylesine "her şey" dememişizdir.Bir yılda bizler hem yeni kavramlar öğrendik(pandemi, bulaş, filyasyon vs), hem de sık kullanmadığımız kelimeleri dillerimize pelesenk ettik.(vaka, maske, mesafe, hijyen, dezenfektan vs) Tabi bütün bunlar Koronavirüs sayesinde ya da Covid-19 artık herneyse , bilimkurgu filmlerini aratmayan bir yıl olarak tarihe geçti 2020, tesadüfe bakın ki ben de 2020 yılında bir tek yazı bile yazamadım bana blogger'lık bile yaptırmamış bu 2020 😃😂 Evet geçtiğimiz yılın kritiğini de yaptığıma göre artık yazımın konusuna geçebilirim.😇
Bugünkü yazımda uzun zamandır izlemeye niyetlendiğim fakat zaman sıkıntısından erteleye erteleye ancak vakit ayırıp izlediğim See dizisinden bahsetmek istiyorum. Diziye başlama sebebim Jason Momoa...(O kalplerde hep bir Khal Drogo!💜)Birçok kişi de eminim bu sebepten başlamıştır 😊 Başlamayan Jason hayranı varsa hemen başlasın...
DİKKAT SPOİLER İÇERİR...
Diziden şöyle biraz bahsedecek olursam, 21. yüzyılda insanlık yine bir şekilde sonlarını getirmiş, salgın çıkmış ve kıyamet kopmuştur. Hani film korona çıkmadan önce çekilmemiş olsa insan bunlar da salgın falan diye günümüzden alıntı yapıyorlar der direk ki ben dedim. Tabi senaristin(Steven Knight ve yönetmeni de aynı zamanda) içine mi doğmuş kahinliği mi tutmuş bilemiyoruz tabi bizim salgın Allahtan henüz kıyameti koparmadı...Dizide kıyamet sonrası doğan insanlar kör olarak doğarlar ve bu durum nesiller boyunca bu şekilde devam eder. Görme duyusu olmayınca insanlar ilk çağdaymışçasına yaşamlarını idame ettirirler. Yani kabile hayatı vardır, yiyecekler için avlanırlar, birbirleriyle savaşma metodları yine ilkeldir, değişik gelenekleri vardır, insanları kaçırıp satan köleciler , çöp toplayan çöpçüler, kendilerini kutsal ilan eden topluluklar oluşmuş durumdadır. Yani doğa kurallarının işlediği, güçlünün zayıfı ezdiği bir ortam hakim diziye.
Görme duyusunun olmadığı toplumda işler nasıl yürür? İnsanlar ihtiyaçlarını nasıl karşılar? Haberleşme nasıl sağlanır ? Yazı olamayacağı için başka türlü nasıl iletişim kurulabilir? Bunları ve daha bir çok problemi getirebiliriz aklımıza gözsüz bir yaşam nasıl gerçekleşir? Günümüzde de görme engelliler var onlar da nerdeyse her imkandan bizim gibi faydalanıyor ve hayatlarını devam ettiriyorlar denilebilir. Ama buradaki fark görme engelliler çoğunlukta değil ve gözleri gören bir toplumun inşa ettiği imkanlarla yaşıyorlar. Fakat dizide hiç görmeden evler yapabilen ya da mağaraları keşfedip orada yaşayan görme dışında olan uzuvların muhteşem derecede geliştiğini görüyoruz. Mesela ben kilometrelerce öteden gelen kişileri, kaç kişi olduklarını, nasıl kişiler olduklarını anlayan insanlara bayıldım evet görme yok ama sanki doğaüstü güçleri var gibiydi. Daha sonra savaşma metodları hep karşı karşıya savaşmak zorundalar malum silah veya uzaktan birbirlerini yok edemedikleri için. Dizi “Acaba gerçekten durum böyle olsa bizler nasıl çözümler bulurduk?” dedirtiyor.
Baba Voss karakterini canlandıran Jason Momoa Alkenny isimli kabilenin reisi dizi de bir savaş sahnesi ile başlıyor. Ben diziyi izlemeden herkes kördür kesin Jason görüyodur diye tahmin etmiştim. Senaryoyu tutturmuşum fakat gören kişi Jerlamarel adında başka bir adam çıktı.Bir de Kraliçe Kane var o da gören kişilerin cadı ilan edildiği aslında görmedikleri halde yakıldığı ve görü yeteneğinin bir lanet olarak kabul edildiği yerde aslında mevzuya uyanmış ve görü yeteneğini alabilmek için Jerlamarel’i bulmaya çalışmaktadır. Fakat herkes kör bir bu adam görünce haliyle Jerlamarel gücünün farkında ve bu gücü çoğaltmaya büyütmeye kendi krallığını inşaaya çalışır.
Dizi şu an bir sezon ve 8 bölümden oluşuyor yeni sezonun geleceği konuşuluyor. Gelse kesinlikle izlenir.Dizide beni etkileyen konulardan biri de başlığımda da yazdığım gerçek körler mevzusu... Dizinin bir çok yerinde görmenin gücü gösterilirken aslında bu yetenek yüzünden ne kadar zayıf olunabileceği de vurgulanıyor. Örneğin karanlık çöktüğü zaman gören birinin işe yaramazlığı ve körlerin avantajlı konuma geçmesi veya görme duyusunun olması halinde gözlem gücünün azalabilmesi, görmenin olmadığı bir dünyada kim güzel kim yakışıklı kim çirkin kim kısa kim uzun kim siyah kim beyaz bunların önemsiz kalması gibi heryerde parça parça yapılan bu vurgular benim çok hoşuma gitti. Belki de gerçekten görmek bizi körleştiriyor ve diğer duyularımızla göremiyoruz, yapabileceklerimizi yapamıyoruz. Yani acaba gerçek körler bizler olabilir miyiz? Ben dizinin verdiği bu mesajı çok etkileyici buldum. 💪
Dizinin sadece küçük bir bölümünü ve beğendiğim yönlerini yazdım. Yukarıda bahsettiğim gibi ben diziyi beğendim, özellikle son zamanlarda çıkan dizilerden oldukça farklı ve sağlam bir senaryosu var hafiften de bir game of thrones havası hissediliyor. izlemek isteyenlere tavsiye ederim diyerek yazımı bitiriyorum.
Tekrar görüşmek üzere , hoşçakalın...👋
0 Yorumlar